Konu: Gençler Düşünebilseydi, İhtiyarlar Yapabilseydi
Ne kadar yabancıyız birbirimize,
Anlamıyor anlaşılamıyoruz
Herkesin kendi doğrusu var
herkes iman ediyor kendi düşündüğüne ve baskın karakter haykırıyor
“bu böyle olacak gerisi uymaz töremize”
O töre ki çoğu zaman sizin yerinize düşünür, hatta sizi sizden daha çok düşünür. Hiç risk aldırmaz size…
size bir eş bulur en uygunundan fikriniz bile sorulmaz size, hatta acıdır
törenin kanunları çoğu zaman ağır basar ilahi emirlere bile…
babanız uygun görür anneniz beğenir hayatın geri kalanını paylaşacağınız insanı sizin yerinize..
AĞALAR KARAR VERİR MARABALAR ÜLKESİNDE
yavrum senin yüreğinde kimse var mı sorulmaz, sorulsa da “biz böyle münasip gördük” lafı odadan çıkarken atılır üstünüze “sen yine de bir düşün” gayrısı zaten mümkün olmaz karar verilmişde yürek soğutuyor yarın ben sana sormadım mı diyecek cepte bir “bonus” olsun diye öyle ya zaten “davul bile dengi dengine”
hepimiz kendi penceremizden baktığımız için ve “hepimiz iyi niyetli olduğumuz için” ben böyle istiyorum ama diyerek bir parağraf bile açmıyoruz onun düşüncesine…
doğru doğrudur ama doğru duyguyla kavuştuğu zaman anlamlı olur
demiyoruz nedense…
HA SİLOPİ, HA MANİSA HA ANKARA AYNI İŞTE
biz MANTIK lamı yürüyoruz yoksa KALPlemi…
ikisinin doğrusu nerde kavuşur birbirine…
köyde AĞA, kasaba da BABA şehirde BÜYÜKLER düşünüyor yerimize..
hem de “sus senin aklın basmaz” nezaketi ve inceliğiyle.
köşe yazarlarına yorumculara kalsak sürünüyoruz farkında değiliz,
oysa onun yazdığı gibi olsa her şey, onun istediği partiye oy versek,
onun ön gördüğü yerlere gitsek o kitapları okuyup o filimleri izlesek
belediye başkanımızı onun istediği isimlerden seçmiş olsak “her şey düzelecek” işte…
ama cehalet yürek ister,o da çok bizde
En çok babalardır rizikosuz yaşamayı seven, itidalli bir akıldır hep duygulardan arınmış,
vakur bir hayattır hep düşünülen. İstediği ile evlensin hemen bir torun olsun, çocuk değil
“torun” diyorum, sonra da güzel güzel geçinsinler ölene kadar öyle
Mehmet’in oğlu İbrahim, eşinden ayrılamaz, bunu yapamaz, bakın ibrahim’e yakışmaz değil
“mehmet’in oğlu ibrahime yakışmaz” bizim töremizde böyle şey olmaz, sebep ?
Sebep yok, ben aleme ne derim, alem ne der ardımızdan bize…
Anne diyor ki ayrılırlarsa ben torunumdan ayrı kalmaya dayanamam…iki gün görmesem ölüyorum,
İbrahim bu kızı bir bırak vururum seni, dikkat edin “torunumu göremezsem” vururum seni…
Yani o oğlunu öldürecek göremezse torununu, ölen de onun oğlu olacak sadece o çok torununun
babası değil…
HER NESİL DÜŞMANDIR BİRBİRİNE
Asla ve asla art niyetleri olmasa da “ben merkezcil” oluyor bizim büyükler en büyük keyifleri de
onlar evden çıkınca ardından ağlayan torunlarının yürek dağlayan “nolur gitmeeeee” çığlıkları,
Torununun onu çok sevdiğinin seslendirilmiş hali, üzülmüş olsa da keyifle dönerler evlerine…
Her nesil düşmandır birbirine bu yüzden anlaşamaz baba-oğul, ana-kız. Bu mantıkla severdi torununu
bizim Azmi Baba, Düşmanımın düşmanı derdi Alican a, düşmanımın düşmanı…
Söz manidar “düşmanımın düşmanı dostumdur” diyenlere…
Keşke gençler düşünebilseydi, ihtiyarlar yapabilseydi ama olmuyor işte…
Ne kadar haklı olursak olalım mantık ne kadar doğruyu derse desin siz siz olun o mantığıda
duygunuzla süsleyin
“yav bu oğlanın yaptığı bize uymaz ama nasıl bir şey etsek dese Mehmetler
Yav ben böyle istiyorum ama ben kaçarken çevremdeki herkesi de yakmak doğru mu acaba
dese İbrahimler,
emin olun Emin’lerde sevinecek Emine’lerde…
“ALLAH VAR GAM YOK diyecek herkes birbirine ve,
Nurdan damlalar düşecek, sorunlar çözüldükçe Ayşelerin, Fatmaların
kararmış yüreklerine…